Hıltlar
Hıltlar insan bedenindeki her türlü besin maddelerinin değişime uğraması sonucunda karaciğerde meydana gelen çoklu (mürekkep) karışımların genel ismi olup, safra, kan, balgam ve sevda hıltı olarak 4 çeşide bölünmektedir.
Hıltlar, insanların besin maddelerini tüketmeye başlamasından (embriyo halde iken anne kanından kordon bağı ile beslenmesinden) yani hayatın başlangıcından sonlanmasına kadar insan bedeninde tabii halde meydana gelmeye devam eden mürekkep sıvılardır. Hıltlar canlılığın sağlanması için zaruri unsurlar olup, insanın sağlık ve hastalık gibi durumlarına iç beden üzerinden tesir göstermektedirler. Hıltlar bedenin hayati faaliyetleri esnasında aralıksız bir şekilde vücut içinde kullanılmakta, yeniden üretilerek vücut içinde tüketilen miktarın yerini doldurulmakta ve belli bir dengede muhafaza edilmektedir. Hıltların miktar ve kalite yönünden belirli bir dengede durması, insan sağlığının önemli şartıdır. Aksi halde, hıltların miktar veya kalite bakımından anormal olması çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olan en önemli iç sebeplerdendir. Tabiat dünyasındaki 4 büyük madde (ateş, hava, su, toprak) ve diğer unsurların
etkisi hastalıkların ortaya çıkışının harici sebepleri arasına girmektedir. Hıltlarda dahili ve harici sebeplerin tesirleri ile değişimler meydana gelmektedir ancak dahili sebepler değişimlerin oluşmasında ana konumda yer almaktadır. Bedenin iç faktörlerine dış etkenlerin normalin üstünde tesir etmesi durumu hıltların değişimine neden olabilir.
İnsan bedenine tabiatta mevcut olan 4 büyük maddenin hepsi tesir eder. Besinlerin terkibine 4 büyük maddenin tesiri hiçbir zaman aynı nispette olmaz yani her bir besinde malum bir maddenin tesir gücü diğerlerine nispeten daha fazla olur. Dolayısıyla tüketilen besinin terkibinde hangi maddenin etki gücü fazlaysa, o maddenin özelliğine uygun gelen hılt üretilir. Hıltın tabiatı da o maddenin tabiatına meyil eder.
Hıltlar benzeri olmayan sıvı maddeler olsa da bedende aralıksız olarak birbirine karışmakta ve birbirlerinin yerini doldurarak tüm bedende karışım halinde dolaşmaktadırlar. Hıltların dengesi nispi, keyfiyetteki zıtlığı ise mutlaktır.
İnsanların bedeninde belirli bir dengede duran hıltların dengesinde değişimlerin meydana gelmesi durumunda kişinin iç mizaç değişir ve değişen yeni mizacın özelliklerine uygun belirtiler yankı bulmaya başlar. Bu belirtiler hastalık belirtileri olarak tanımlanır. Aslında gözlemlenen bu belirtiler bedenin bozulan dengeyi normalde olması gereken asli dengesine getirebilmek için gösterdiği mücadele sürecinde açığa çıkan durumlar olarak kabul edilmektedir. Bedenin bu cereyanda galip gelerek hılt dengesini olması gereken asli dengesine getirebilmesi durumunda, hastalık ilerleyemez. Aksi durum olursa, dengesizlik hali köklenir ve bedende hastalık hali meydana gelir.
TABİİ HILT
Karaciğerde üretilen olması gereken tabii halini koruyabilen, insanın normal hayatına kuvvet sağlayan ve insan tabiatına uygun olan hılt tabii hılt olarak adlandırılmaktadır.
SAFRA HILTI
Safra; sarımsı renkte, tadı oldukça acı ve keskin bir sıvı olup tabiatı kuru sıcaktır. Safra, karaciğerde işlenerek safra kesesine akıtılır. Sindirim vazifesine katılarak yani safra yolları aracılığı ile ince bağırsağın içine damlayarak, yağların parçalanıp hazmedilmesine yardımcı olur. İnce bağırsağa damlaması bağırsağın harekete geçmesini ve hızlanmasını sağlar, hazımdan arta kalan maddelerin de vücuttan atılmasını hızlandırır. Dolayısıyla bazı zehirli maddelerin parçalanarak zehirli etkilerini bırakmasını engeller. Safranın kan terkibine geçen kısmı kendisine ait sıcak ve keskinliği aracılığı ile kan terkibinde dolaşıma katı- lan kan, balgam ve sevda maddelerinin sürekli bir halde hare- ketinin devam etmesini, bedenin en ince ve küçük noktalarına dahi ulaşmasını sağlar ve birikmesini engeller. Bununla birlikte ruhsal ve fiziksel kuvvetin kapasitesini arttırma rolünü üstlenir. Safra hıltı, özellik ve tabiat yönünden “ateş”in özelliği ve tabiatına benzemesi dolayısıyla ateşin bedendeki temsilcisi olarak tanımlanmaktadır.
Safra hıltı hakim olan kişilerin mizacı kuru-sıcak olup, çoğunlukla bu kişilerin özelliği tez canlı, kolay sinirlenebilen, hareketli, zayıf, göz akı ve dili sarımsı, uykuları az olur. Damarı ince ve hızlı atar. İdrar rengi sarıya meyil eder. Bu özellikte kişiler genellikle safravi mizaç kişiler olarak adlandırılırlar.
KAN HILTI
Kan hıltı bedendeki hıltların en kalitelisi ve hayatın temel maddesi olarak kabul edilmektedir. Kanın rengi açık kırmızı, tadı tatlı, mizacı nemli sıcaktır. Ana merkezi konumu karaciğer ve iliklerdir. Kan tabiat yönünden havanın tabiatına benzemesini dolayısıyla havanın bedendeki temsilcisi olarak kabul edilir. Kan; kalbin hareketi ve kan damarlarının genişleme ve daralma etkisi ile bütün bedende devir yaparak dolaşır. Kanın bedene nispeten hizmeti oldukça büyük olup bendende parçalanan ve emilen besin maddelerini bedendeki tüm organlara, dokulara ve hücrelere iletir. Tüketilen besinlerin de yerlerini doldurur. Kan akciğerden temiz havayı alıp (hava-i nesimi) bütün bedene göndererek bedenin ihtiyacını temin eder, aynı zamanda bedenin metabolik faaliyetleri esnasında açığa çıkan atık maddeleri ve kirli havayı (hava-i duğani) alır ve akciğer, böbrek, deri gözenekleri gibi atılım organları aracılığıyla beden dışına çıkarır.
Kan kendi nemli sıcak özelliği ile bedeni ısıtır ve kuvvet verir. Beden hararetini dengeleyerek sağlıklı bir yaşam idamesini sağladığı gibi, bunun yanında bedenin nemini ayarlar. Deriyi pürüzsüzleştirir ve deriye renk verir. Bedenin normal metabolik faaliyetlerini gerçekleştirirken bedende önemli hizmetler gören diğer hıltları da kendi ile birlikte dolaşıma katarak bütün bedenin ihtiyaç duyduğu birimlere taşıyıcılık yapar.
Kan hıltı yüksek olan kişilerin tabii mizacı nemli sıcak olur. Bu kişilerin rengi ve çehresi güzel, kırmızı, neşeli, kuvvetli, kilo alma meyli mutedil, uykusu iyidir. Damarı dolgun, idrarı kırmızımsıdır. Derisi parlak ve canlıdır. Bu özellikteki kişiler genel olarak demevi mizaç olarak adlandırılır.
BALGAM HILTI
Balgam hıltı; bedene giren besin ve nemden meydana gelen ve vücut içindeki her türlü doku ve hücreler arasındaki boşlukları dolduran yumurta akı kıvamında olan bir sıvıdır. Tüm bedende bulunur.
Balgam hıltının tabiatı nemli soğuk olup, kendi nemi ve terkibindeki besin maddeleri ile bütün bedene kendi vazifesi dairesinde uygun besin maddelerini sağlamanın dışında, safraya benzer keskin sıcaklıktaki maddelerin yapılarında bulunan sıcaklığın etkisi ile vücutta bulunan diğer hıltları parçalanmaktan ve bozulmaktan korur ve insan bedeninde gayri tabii değişimlerin meydana gelmesini engeller. Sevdaya benzer çökme hasıl oluşturacak hıltların durmadan akmasını sağlayarak, bedende zaruri olarak gitmesi gereken yerlere kadar ulaşımının sağlanmasında rol oynar. Kalp zarı, göğüs boşluğu, eklem boşluklarındaki şeffaf sıvılar da balgam maddesi olarak kabul edilmektedir. Balgam maddesi bu bölgelerde sürtünme ve aşınmanın oluşmasını engeller.
Balgam hıltı bütün bedenin nemlenmesini ve yumuşamasını sağlamaktadır. Balgam hıltı; bedene gerekli besin maddelerinin sağlanamadığı durumlarda veya kan ve beden sıvıları azalıp arttığında, kana dönüşerek kanın eksiliğini gidermektedir. Kana gerekli nemi sağlayarak kanın organları nemlendirmesine yardımcı olmaktadır. Balgam hıltı kendisi ile birlikte dolaşıma katılan safra, kan ve sevda hıltılarının terkibindeki temel besin maddelerini bedenin en ince ve küçük yerlerine kadar ulaştırılmasında, o yerlerdeki madde ve kuvvet karışımı esnasında açığa çıkan atık maddeleri de kendi ile birlikte dolaşıma katılan kana geçişini sağlayarak uygun yollar ile bedenin dışına çıkarılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Balgam hıltı özellik ve tabii yönden suya benzediği için su maddesinin bedendeki temsilcisidir.
Geçmişte yaşamış tecrübe ve birikim sahibi hekimlerimiz; balgam hıltını ihtiyaç durumunda kana karışacak olan ham (olgunlaşmamış) kan olarak adlandırmaktadırlar.
Balgam hıltı yüksek kişilerin mizacı nemli soğuk olarak kabul edilmektedir. Bu kişileri yüzü, göz akı ve dilinin üst kısmı beyazdır. Bedeni gevşek, şişman, ağzı basık, uykusu çok, ağızdan salya akımı fazla ve yoğundur. Damarı geniş ve yavaş atar. İdrarı fazla, rengi beyazdır. Bu kişiler balgami mizaç kişiler olarak adlandırılmaktadır.
SEVDA HILTI
Sevda koyu kıvamlı, maviye çalan siyaha yakın renkte, acımtırak ve ekşi tada sahip bir sıvı olup tabiatı kuru soğuktur. Sevda çökme oluşturma, organların şekil ve görüntüsünün muhafaza edilmesini sağlama, safra ve balgam maddelerinin fazla artması durumunda onları azaltma rolüne sahip olup bunun yanında diğer hıltların gitmesi gereken organdan başka bir organa geçiş yapmasını engeller. Her türlü besin maddesini depolar ve muhafaza eder. Sevda hıltına ihtiyaç duyan kuru soğuk organlara (kemik, kıkırdak, lif, kirişler vs.) besin maddelerini ulaştırma da önemli bir vazife görür. Onun dışında his, düşünme, hafıza ve hatırlama gibi faaliyetlere de katılır. Sinirleri uyararak harekete geçirme etkisiyle bedendeki his kaybını ortadan kaldırır.
Sevdanın merkezi dalak olup, dalağın vazifesi ve midenin sindirme faaliyeti üzerinde güçlü etkiler gösterdiği için midenin çekim kuvvetini arttırıcı etkisi de vardır.
Sevda hıltı özellik ve tabiat yönünden toprak maddesine benzemesi dolaysıyla sevda hıltı toprağın bedendeki temsilcisi olarak kabul edilmektedir.
Sevda hıltı yüksek kişilerin göz akı, dili karamsı veya açık maviye meyleder. Bu kişiler uykusu az, çabuk öfkelenen özellikte olup bu kişilerin tefekkür kabiliyetleri yüksektir. Damarı yavaş atar. İdrarının rengi koyu sarı veya maviye meyil eder. Bu özelliklere sahip kişilere sevdavi mizaç denilmektedir.
GAYRİ TABİİ HILT
Karaciğerde üretilen normal hıltın miktar ve özellik bakımından değişime uğrayarak beden için faydasız veya zararlı hale gelmesi ile bu hılt gayri tabii hılt olarak adlandırılır.
4 hıltın insan bedeninde tabii halde kendi dengesini muhafaza etmesi, sağlığın temelidir. Bu denge, hıltların karşılıklı birbirini tamamlama, itme, durdurma rolü aracılığıyla vazife görmektedirler. Eğer hıltların tabii itme ve çekme etkileri bozulursa veya kalite yönünden gayri tabi değişimler meydana gelirse hastalıklar oluşur.
Tıp, insan tabiatına destek olan tüm tedavi usullerini kullanarak, insanları hastalık halinden kurtarıp sağlığını asli haline getirmeyi amaç edinir. Hastalıkları tedavi ederken, 4 hıltın insan tabiatında hastalığa sebep olan gayri tabii hıltı ve bunun sonucunda oluşabilecek olumsuz sonuçları göz önünde tutmak gerekir. Dolayısıyla teşhisin doğru olması ve bu teşhise uygun doğru tedavi usullerinin kullanması amaca uygun başarıya ulaşılmasını mümkün kılar.
Uzman Eczacı Fidan Pesen Özdoğan