Yönetici Organlar
Yönetici organlar konusunda gelmeden önce geleneksel tıbbının anatomi ilminin, günümüz anatomi ilmi ile benzerliği dolayısıyla kitabımızda ayrıca yer verilmedi. Ancak Geleneksel tıp fizyolojisinin günümüz tıbbının fizyolojisine benzemeyen özelliklerinin olması bilhassa insan organizmasındaki herhangi bir organın işlevi ve rolünü tanımlamada benzemeyen özel farklara sahip olması dolayısıyla aşağıda açıklamasına yer verildi.
Geleneksel tıp insan bedenindeki organları yönetici organ ve yönetilen organlar şeklinde 2’ye ayırmaktadır. Yönetici organlar, ruhsal ve hayati kuvvetleri muhafaza eden yerler olmakla kalmayıp belki de bu kuvvetlerin oluşum kaynağıdırlar. Yönetici organlar, her bir hayat sahibinin yaşam mücadelesini ve neslini korumada, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerini yönetmede oldukça önemli rol oynamakla kalmaz bunun yanında yönetilen organların vasıtasıyla organizmanın tüm hayati faaliyetlerini genel çerçevede dengeler, tamamlar, aynı zamanda düzenler ve bedenin bütünlüğünü korur.
1- BEYİN:
Yönetici organlar arasında ilk sıra da Beyin; tefekkür, his ve fiziksel hareketin yani nefsani ruhun merkezidir ve insanın dünyaya gelmesi ile birlikte sıcak ve soğuk hisleri doğuştan gelişmiş olmasına karşın hareket hisleri az bir oranda gelişmiştir. Akıl yürütme, düşünme şekli ve ruhsal haller ise toplumdaki muhitin tesiri altında çocukluk evresinden başlayarak ilerleme göstermektedir. Beyin genellikle tabii ruh ile beslenerek kendisine ait işlevini yerine getirse de, hayvani ruhun hizmetinin durması durumunda işlevlerini yerine getirmekten mahrum kalmaktadır.
Beyin genel bir terim olup ön beyin, orta beyin ve arka beyin şeklinde bölümlere ayrılmaktadır.
Beynin bölümleri ifade edildiğinde; ön beynin zarı yönetici konumda olup, beyin faaliyetlerinin oluştuğu tüm kısımları yönetir. Beynin diğer kısımları ise yönetilen organ sıfatında hizmet görür.
Yönetici organlar olarak beynin diğer bölümleri içten ve dıştan gelen sayısız birçok bilgiyi ön beyin zarına iletme ve ön beyin zarının oluşturduğu yanıtları en ince kısımlara iletmekle vazifelidirler. Bu bölümler yönetilen bölümler olarak tanımlanmaktadırlar.
Beynin tefekkür ve sezgi faaliyetinin (nefsani kuvvet) merkezi olduğu şu şekilde ifade edilebilir:
Eğer ön beynin hareket merkezinin sağ tarafına giden kan azalsa veya yaralansa, bedenin sol tarafı; eğer sol tarafında giden kan azalsa veya yaralansa bedenin sağ tarafı hareket edememektedir. Bununla birlikte his gücüde yok olmaktadır.
Beyin zarı iltihabı gibi hastalıklarda beynin algısının bozulması gibi durumda beyin hareket, sıcaklık ve soğuk hissini kaybetmemiş olsa da, düşünebilme kabiliyetinde yavaşlama veya tefekkür edebilme yetisini tamamen kaybetme gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.
Genel olarak beyin tefekkür, his (sezgi) ve hareket merkezidir.
2- KALP:
Yönetici organlar da Hayatın (Hayvani Ruh) başlangıç merkezidir. Ana rahmindeki canlının gelişiminde öncelikli gelişen organdır ve bedendeki tüm yapılardan önce hareket etmeye başlar ve hareket şekli daralma ve genişleme şeklindedir. Yapısal olarak da genişleme ve daralma hareketine uygun yapıdadır.
Kalp kendi hareketini durdurmaz. Kalp hareketinin durması, hayatın durması ve hayatın sona ermesine işaret eder.
Kalp hareketinin bütün amacı; hayat için gerekli olan ana maddeleri ve saf havayı (hava-i nesimi) kan damarları aracılığı ile bütün bedene ulaştırmak ve kirlenmiş havayı (havayi duğayi) tutan kanı akciğerlere göndererek kirli havayı akciğerler vasıtası ile dışarı atmaktadır.
Kalbin diğer yönetici organlara benzemeyen özellikleri şunlardır;
Kalp bedendeki herhangi bir organa boyun eğmeyen özellikte kendi müstakil hareket edişi dışında insanlardaki mutluluk ve kaygı hislerinin kuvvetlerini de muhafaza eder. Dolayısıyla kalpte yönetici organ olarak kabul edilmektedir.
3- KARACİĞER:
İnsan hayatındaki maddi kuvvet (tabii ruh)in merkezi olup, eski ile yeninin değişimi esnasında kendi normal işlevi aracılığı ile kan, balgam, safra, sevda hıltlarının belirli bir miktar ve kalitede oluşturulmasını sağlamaktadır. Onları insan bedeninin ihtiyacı olan kısımlarına kalp aracılığı ile iletmekte bu sayede bütün bedeninin beslenmesini ve gelişmesini sağlamaktadır. Yönetici organlar olan bu yazımızda sindirim sistemi yolları aracılığı ile gelen ve beden için tehlike oluşturabilecek mikropları ve zehirli maddeleri parçalayarak etkisiz hale getirmekte ve insan bedenini ve yaşam gücünü koruyarak, muhafız görevi görmektedir. Dolayısıyla karaciğer yönetici organ olarak kabul edilmektedir.
Erkeklerde üreme organı, kadınlarda rahim, insanlarda nesli muhafaza kılmada temel yapılar olması dolayısıyla yönetici organ olarak kabul edilmesi uygun olsa da, onları yöneten ve onları yönettiği organlar olmadığı için yönetici organ olarak kabul edilmemektedir.
Uzman Eczacı Fidan Pesen Özdoğan