Kuvvetler
İnsanın doğumundan ölümüne kadar süren cereyan içinde insanın zihinsel ve fiziksel hareketlerinin oluşmasına sebep olan unsur kuvvet olarak adlandırılmaktadır.
Kuvvetler özelliklerine göre 2 büyük türe ayrılmaktadırlar:
1- Evvelki Kuvvetler (Kuvve-i Ola)
2- Sonraki Kuvvetler (Kuvve-i sani)
Evvelki kuvvetler merkezi konumları ve görev dağılımlarına göre incelendiğinde 3 kısma ayrılmaktadır:
- Hayati Kuvvet – konumu kalpte
- Sezgi, Hareket Kuvveti (Nefsani Kuvvet) konumu beyinde
- Tabii kuvvet – konumu karaciğerdedir.
Yukarıda belirtilen 3 kuvvetten birinin hizmeti durması durumunda insan yaşamının devam etmesi mümkün olmaz. Bu sebepten ötürü bu kuvvetler evvelki veya birincil kuvvetler olarak adlandırılmaktadır.
1- Hayati Kuvvet (Kuvve-i Hayvani):
Kalp, hayati kuvveti hareketlendirici merkez olup, bu kuvvet kalbin kasılma ve genişleme hareketi aracılığı ile bütün bedendeki büyük ve küçük kan dolaşımının hareketini sağlar. Bedendeki madde alışverişi esnasında gereksiz ve atık maddeler hücre duvarı zarından dışarı süzülüp kılcal damarlar aracılığı ile büyük damarlar ve ondan büyük kök damarlara (ven) geçip, kalbe girmeden önce yukarıdaki ve aşağıdaki organlardan geri gelen iki büyük damar ile birleşip kalbin sağ kulakçığına boşalır. Oradan sağ karıncığa boşalır. Karıncıktan çıkan büyük bir damar aracılığı (Akciğer Atardamarı) ile akciğere gönderilir. Akciğerin nefes alma hareketi aracılığı ile, kalpten gelen kan içeriğinde bulunan kirli havayı (hava-i duğayi) çekip onun yerine saf hava alan kanı (hava-i nesimi) kalp aracılığı ile bütün bedene gönderir. Kan içeriğine giren saf hava, kandaki hayati kuvvet (Hayvani Kuvvet) olarak adlandırılmaktadır. Akciğerlerde saf hava ile birleşen kan kalp sol kulakçığına boşalır. Daha sonra kalp sol karıncığa boşalır ve yukarı götüren (aort) büyük atardamar aracılığı ile büyük-küçük sayısız kılcal damarlardan bütün beden hücrelerinin içeriğine dahil olur. Hücreler aracılığı ile madde alışverişini gerçekleştirir. Kandaki saf havayı ve besinleri sarf edilip, onun yerine kirli havayı ve maddelerin dönüşümünden sonra ortaya çıkan gereksiz ve atık maddeleri alır yani temiz kanı vendeki kan ile değiştirip en sonunda yukarı ve aşağı organlardan gelen iki yeni damarı aracılığı ile yine kalp sağ kulakçığında geri getirerek büyük yani sistemik kan dolaşımı küçük kan dolaşımını tamamlamış olur.
Sol karıncığın genişlemesiyle kalp sol kulakçığındaki kan karıncığa boşalır. Daha sonra kalp sağ, sol karıncıkları kasıldığında kalp kanı sağ karıncığındaki büyük kan damarı aracılığı ile (sağ sol pulmoner toplar damarlar) akciğere, sol karıncıktaki kan kalpten aort denilen büyük atardamara geçiş yapar. Kalp sağ-sol karıncık kasıldığında, kalbin sağ ve sol kulakçığı genişler. Bu anda sağ kulakçığa kök kan damarı (vena cava inferior ve vena cava superior) ile gelen kan boşalır. Sol kulakçığa ise akciğerden ruhi kuvvet alıp gelen kan boşalır. Eğer kalbe gelen toplardamarların herhangi bir yerinde kanın akışı engellense, zikredilen engelin oluştuğu yerin aşağı kısmına ruhi kuvvet ve diğer tabii kuvvetler taşınamayacağından dolayı toplardamarın tıkanan yerinin aşağı kısmı beslenemez dolayısıyla rengini değişir ve hücre bütünlüğü bozulmasına sebep olur.
Kalbin hem hayvani ruhun merkezi hem de hayvani ruhu hareketlendirici güce sahip olduğunu aşağıdaki ispatlamak mümkündür:
İnsanlardaki mutluluk veya gam-keder in iyi veya kötüyü ayırabilme kuvveti nefsani yönün etkisi ile olsa da, insanlardaki bu halin ifadesi kalpte olmaktadır. Bundan dolayı kalp hayvani ruhun merkezi olarak kabul edilmektedir.
2- Sezgi, Hareket Kuvvetleri (Kuvvet-i Nefsani):
Sezgi, hareket kuvvetlerinin merkezi beyinde olup, bu kuvvetler 2’ye bölünmektedirler.
A- Sezgi (Hissedici Kuvvet) Kuvveti (Kuvve-i Mudrike)
B- Hareketlendirici Kuvvet (Kuvve-i Muharrika)
A- Duyu (Hissedici Kuvvet) Kuvvetleri;
Duyu kuvvetleri, insanların iç organları ve dış bedenden gelen her türlü duygu veya tesiratlarına denilmektedir.
Dış ve iç duyu kuvvetleri 2 türe bölünmektedir. Dış duyu kuvvetleri;
- Gözün görme kuvveti
- Burnun koklama kuvveti
- Kulağın duyma kuvveti
- Dilin tat alma kuvveti
- Derinin sıcaklık-soğukluk ve ağrıyı hissetme kuvveti
Dış duyu kuvveti, var olan her şeyin rengi, ağırlığı, katılığı-yumuşaklığı, sıcaklığı-soğukluğu, nemliliği-kuruluğu, tadı, kokusu, sesi gibi durumları hisseder. Bu şekildeki duyu kuvvetleri 5 duyu organı yani kulak, burun, göz, dil, deri gibi sezgi gücü merkezi ön beyin ön kısmından iletilir ve bu bölgede akseder. İnsan bedenin iç-dış organlarına dağılan sinirler nefsani kuvvetin hizmet edicileri olarak kabul edilmektedirler.
Günümüzde derinlemesine yapılan incelemelere göre, merkezi sinir sisteminin oldukça karmaşık yapısı, düşünce ve ruhsal yapının gizemi dolayısıyla insanların ruhsal hallerinin mahiyeti henüz ciddi anlamda açığa çıkarılmamıştır. Çünkü toplum içinde oluşan yeni değişimler insan ruh ve psikolojisi üzerinde farklı yeni etkiler ve durumlar oluşturmakla kalmaz, insan bedeninin tabii kuvvetinde de farklı güçlerin oluşturduğu gözlenir. Dolayısıyla kadim tıp hekimlerimizin bu husustaki tecrübelerini göz ardı etmek doğru olmaz.
Beş duyu organı aracılığı ile sezinlenen dış sezgi ve hissiyatlar, cisim ve madde hissiden açığa çıkan önceki tesir kuvveti olup, aklı tefekkür hissiyatından tamamen ayrılmaktadır. İç ve dış sezgiler, eşyanın maddi tarafını hissetse de, manası ve hareketi hakkında hüküm oluşturamaz. Bu hüküm, iç sezim ve akli tefekkür vasıtasıyla oluşmaktadır. Bu Kuvvet-i Nefsaninin ikinci sezgi kuvveti olup Duygu Kuvveti (Hevesi Ğamse Batini) şeklinde adlandırılmaktadır.
Bu Kuvvette kendi içinde 5’e bölünmektedir:
- Ortak His oluşturma kuvveti (Hissi Müşterek)
- Düşünme, Hayal oluşturma, Hatırlama Kuvveti (Kuvve- ti Muteğayyile)
- Muhakeme Kuvveti (Kuvveti Muteserribe)
- Koruma Kuvveti (Kuvveti Vehime)
- Hafıza Kuvveti (Kuvveti Habize)
1- Ortak His Oluşturma Kuvveti:
Beş duyu organı aracılığı ile hissedilen renk, görüntü, koku, tat, katı-yumuşaklık, sıcak-soğukluk gibi hisler Ortak His Oluşturma Kuvveti merkezinde aks etmektedir. Yani beş duyu organlarına iletilen tüm sezgiler duyu merkezine birlikte gelmektedirler. Gözün gördüğü şeyleri kulak göremez. Burun dilin vazifesini yapamaz. Ancak Ortak His Oluşturma Kuvveti bu etkilerin hepsini beş organ vasıtası ile aynı anda oluşturur. Eğer dış konumdaki şeylerin kokusu, sıcak-soğuk etkisi olmazsa, Ortak His Oluşturma kuvveti etki oluşturamaz. Ancak şekli ve diğer özelliklerini hayal kuvveti hissedebilir ve etki oluşturur. Ortak His Oluşturma Kuvvetinin merkezi beynin ön kısmında bulunmaktadır
2- Düşünme, Hayal etme, Hatırlama Kuvveti:
Ortak His Oluşturma Kuvveti aracılığı ile beyne görüntüsü aks eden cisimleri ve şekilleri bu merkezde muhafaza eder.
His oluşmasına sebep olan şeylerin oluşturduğu his yok olsa dahi, onların görüntüsü ve etkisi düşünme, hayal etme kuvveti aracılığı ile, o şeylerin ifade ettiği manası ve özelliği ise hatırlama kuvveti aracılığı ile muhafaza edilmektedir. Dolayısıyla eşyaların şekli ve görüntüsünü akılda tutma ama manasını unutma durumu hatırlama kuvvetinin zayıflığını; ismini, şeklini unutmak ise düşünme, hayal kurma kuvvetinin zayıflığını göstermektedir. Düşünme, Hayal etme, hatırlama kuvvetinin merkezi konumu ön beyin ön kısmının arkasına yerleşmiştir.
3- Muhakeme Kuvveti:
Bu kuvvet ön beyinin en önemli sinir sistemi hareketi olan tefekkür edebilme yeteneği olup, akıl ve idraki yönetme ve idare etme merkezidir.
Muhakeme kuvveti düşünme kuvvetinde muhafaza edilen ürünlerin görüntüsünü birbirinden ayırır veya birbiri ile mezceder ve ondan bir sonuç veya toplu bir değerlendirme yapar. Bunları tasavvur ederken insanların beş duygu organları aracılığı ile yaşadığımız dünya için uygun gelmeyecek şeyleri olduğu şekli ile tasavvur etmesi veya kendi hayal gücü nispetinde mezcetmesi veya
bölümlere ayırıp tasavvur etmesi mümkündür. İşte insanın Düşünme, hatırlama kuvvetinin durumuna “kişinin hayal dünyası” da denilebilir. Düşünme kuvveti insanın yaşamında gördüğü, bildiği ve hissettiği şeylerin izi ve görüntülerini hatırladığı yer olan ve hissetme sınırı olmayan bir dünyadır. Bazen, nesnel dünyada mevcut olmayan tuhaf ve garip şeyler de işte bu hayal deryası sayesinde türetilmektedir. Dolayısıyla gerçeğe uygun olmayan hatalı hareket, hatalı bakış açıları da hayal merkezinin önderliğinde oluşmaktadır. Muhakeme gücü kuvvetli olan insanların akli tefekkür kabiliyeti yüksek olup, her türlü kuvveti veya bulunan kuvvetleri birbirine karıştırmamasından ötürü hayali bir tefekkür içerisine girmezler. Bu insanların felsefi ve mantıki bilim dallarında akıl yürütme yetenekleri yüksektir.
Nesnel dünya ve pratikteki kuramlar üzerinden fikir oluşturan kişilerin, çoğunlukla kendisinin akli tefekkürünü dahil etmeden, kendi hayal gücü ile davranışlarını oluşturmaları sonucunda hataların ve eksikliklerin ortaya çıkması beklenen bir durumdur.
Muhakeme gücü oldukça güçlü bir kuvvet olması nedeniyle diğer merkezleri yöneten güç, beyin akıl ve tefekkürünün yönetici gücü şeklinde de tanımlanmaktadır. Muhakeme gücü zayıflaması durumunda hayali hisler ve gerçeğe uygun olmayan bakış açılarının etkisinde olan kişiler, mesnetsiz ve ispatsız sözlere tutkun olup, olması gereken yaşam kurallarından ve isteklerden uzaklaşırlar.
Muhakeme gücünün konumu ön beyin ön kısmı ile arka beyin arasında olup, bu merkez Kumanda Merkezi olarak da adlandırılmaktadır.
4- Koruma Kuvveti:
Koruma kuvveti, eşyaların anlamı ve manasını düşünme merkezi olup, o bir çeşit tabii sırlı güç olarak tanımlanmaktadır. Eşya ve hadiselerin fayda-zarar, iyi-kötü, istek-heves, sevgi-nefret, kaygı-hasret, korkma gibi durumların manası ve mahiyetinin hissini sağlayan yer olarak kabul edilmektedir. Kişilerin görüntüsünü muhakeme kuvveti muhafaza ederken, kişilerin isimlerini, özelliklerini ve ahlakı faziletlerini Koruma Kuvveti hisseder. Bu durumlar tabii halde seyreder. Örneğin; Koyunun kurttan korkması, güvercinin şahinden korkması, insanın yırtıcı hayvanlardan korkması koruma kuvvetinin tabii etkisi dolayısıyladır. İnsanların meselelere nispi olarak bakması hayal ile gerçeği ayırması, tehlikeli durumlardan ve zararlardan kendisini koruması, akıl ve hikmet ile tefekkür edişi veya hayalperest, akıl yoksunu ve algı yeteneğinin düşük oluşu da zikredilen kuvvetlerin bir tür dengede durması veya tam aksi yönde algılamasına bağlıdır. Efsanevi hikayeleri çok fazla okuyan veya esrar gibi uyuşturucu maddeleri kullanan, şiddetli depresyon ve şiddetli korku yaşayan kişilerin muhakeme gücü ve hatta Ortak His oluşturma gücünün dengesi bozularak birbirine karışır. Bu tarz insanların nispeten veya tamamen aklını kaybetmesi mümkündür.
5- Hafıza Kuvveti:
Hafıza kuvveti yukarıda üzerinde vurgulanan Ortak His Oluşturma kuvveti ile hissedilen şeylerin görüntüsünü ve özelliklerini muhafaza eder. Koruma Kuvveti algılanan anlam ve manayı muhafaza eder. Hafıza Kuvveti ise insan sinir sistemine aks olunan şeylerin şekil ve manaları saklayan manevi depo olarak kabul edilir. İnsanların hayatında öğrendiği tüm kabiliyetleri, her türlü dil ve ilmi bilgilerin saklanması Hafıza Kuvvetinin vazifelerindendir. Bu merkezde bir problem oluşması durumunda, kişinin hafızasında tutma ve hatırlama kuvveti zayıflayarak unutkanlık bunun yanında sinir (psikoloji) zafiyeti ortaya çıkar.
İnsanlardaki nefsani kuvvet veya merkezi sinir sistemi hayvanlarınki ile benzerlik gösterse dahi, insanlardaki nefsani kuvvet hayvanlara kıyasla daha güçlüdür. İnsan beyninde yer alan tüm merkezler doğduğu anının dışında, doğduktan sonraki fiziksel gelişimi ve yaşadığı çevrenin etkisi insanlardaki nefsani kuvvetin daha güçlü bir şekilde gelişimini sağlamaktadır.
Uzman Eczacı Fidan Pesen Özdoğan